آن عرابى از بيابان بعيد - بر در دار الخلفه چون رسيد O Bedevi, uzak çöllerden halife sarayının kapısına erişince...

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "آن عرابى از بيابان بعيد - بر در دار الخلفه چون رسيد O Bedevi, uzak çöllerden halife sarayının kapısına erişince..."

Transkript

1 Bismillahirrahmanirrahim Beşinci cildin başı HALİFENİN NAKİPLERİYLE KAPICILARININ, BEDEVİYE İKRAM İÇİN, KARŞI ÇIKMALARI VE GETİRDİĞİ HEDİYEYİ HALİFEYE TAKDİM ETMEK ÜZERE ALMALARI پيش آمدن نقيبان و دربانان خليفه از بهر اكرام اعرابى و پذيرفتن هديه ى او را آن عرابى از بيابان بعيد - بر در دار الخلفه چون رسيد O Bedevi, uzak çöllerden halife sarayının kapısına erişince... پس نقيبان پيش او باز آمدند - بس گلب لطف بر جيبش زدند Nakipler, yani misafirleri istikbale memur edilmiş olanlar, onu karşıladılar; yüzüne, yakasına lütuf ile gül suyu serptiler. Şarih Ankaravî merhum, diyor ki: Bunlardan, yani nakiplerden murat: Nukabay-ı dergâh-ı ilahîdir ki, bunların mertebesi, ebrar ve ahyar mertebesinden ileridir. Ne zaman bunlardan biri fevt olsa ebrar ve ahyardan mustahık bir kimseyi bunların zümresine ithal ederler ve bunlar havayic-i nası ve muhtaçların muradını kaza eylemek için vaaz olunmuşlardır. Herkesin istidadına münasip muradı ne ise, bunlara rast geldikte biiznillah eda ederler. حاجت او فهمشان شد بى مقال - كار ايشان بد عطا پيش از سؤال Bedevinin haceti, o söylemeden evvel nakiplerin malumu oldu. Zaten onların işi istenilmeden evvel vermekti. پس بدو گفتند يا وجه العرب - از كجايى چونى از راه و تعب Bedeviye dediler ki: Ey Arabın veçhi ve şerefi! Ne taraftasın, yoldan ve yorgunluktan nasılsın? گفت وجهم گر مرا وجهى دهيد - بى وجوهم چون پس پشتم نهيد Bedevi, cevaben dedi ki: Bana iltifat etmekle şeref verirseniz, Arap kavminin şerifi olurum. Benden yüz çevirirseniz her türlü şereften mahrum kalırım. اى كه در روتان نشان مهترى - فرتان خوشتر ز زر جعفرى Ey yüzlerinde büyüklük alameti bulunan nakipler! Sizin veçhinizdeki beşaşet Caferî altınından daha parlaktır. اى كه يك ديدارتان ديدارها - اى نثار دينتان دينارها Ey yüzleri birçok didara bedel olanlar! Sizi bir defa görmeye altınlar feda olsun. اى همه ينظر بنور اللBه شده - از بر حق بهر بخشش آمده Ey bütün dünyaya Allah nuruyla nazar edenler! Padişahın nezdine bahşiş ve ihsan vasıtası olmak için gelmişsiniz.

2 تا زنيد آن كيمياهاى نظر - بر سر مسهاى اشخاص بشر Siz, beşer efradının, yani insan evladının bakırları üstüne nazar iksirini sürmek için burada bulunuyorsunuz. Eski kimyacılar İksir denilen bir madde tahayyül ederlerdi. Ki o maddenin cüz i bir miktarı, bakıra sürülünce altın olurmuş. Hazreti Mevlâna, bu meşhur hayale göre, halife kapısındaki nakiplerin nazarını, iksire; oraya getirilen hediyeleri de, bakıra benzetiyor. Nakiplerin nazar-ı tesiriyle, o bakırların altın gibi kıymetli olacağını bedevi lisanından söylüyor. Sonra yine onun tarafından diyor ki: من غريبم از بيابان آمدم - بر اميد لطف سلطان آمدم Ben sultanın lütfu ümidiyle çölden gelmiş bir garibim. بوى لطف او بيابانها گرفت - ذره هاى ريگ هم جانها گرفت Onun lütfu ve keremi rayihası çölleri tuttu. O rayihadan kum zerreleri bile hayat buldu. تا بدين جا بهر دينار آمدم - چون رسيدم مست ديدار آمدم Buraya kadar altın için gelmiştim, gelip de sizi görünce didar sarhoşu oldum. Bedevi, halifenin kapısına birkaç para almak için geldiği halde, oradaki mehabeti ve nakiplerin gösterdikleri nezaketi görünce şaşırdı; ne için gelmiş olduğunu unuttu. Onun hayretle karışık şükran hislerini, Cenab-ı Pir birkaç misal ile anlatıyor: بهر نان شخصى سوى نانوا دويد - داد جان چون حسن نانوا را بديد Bir şahıs ekmek almak için ekmekçi dükkânına gitti. Fakat ekmekçinin güzelliğini görünce ekmeği unuttu; ona candan âşık oldu. بهر فرجه شد يكى تا گلستان - فرجه ى او شد جمال باغبان Biri de teferrüç ve tenezzüh için gül bahçesine gitmişti. Bahçıvanın hüsn-ü cemali onun teferrücü oldu. Bahçeyi bırakıp bahçıvana baktı. همچو اعرابى كه آب از چه كشيد - آب حيوان از رخ يوسف چشيد Benim halim o bedevinin hali gibidir ki; kuyudan su çekmek istiyordu. Fakat su yerine Yusuf un yüzünden ab-ı hayat tattı. Kur an-ı Kerim de hikâye olunduğu üzere, Hazreti Yusuf u, babası Yakup Aleyhisselam, diğer onbir evladının hepsinden fazla sevdiği için onlar bu sevgili çocuğu kıskandılar; tenezzühe götürüyoruz, diye kıra çıkardılar ve kuru bir kuyunun içine attılar. Tesadüfen oraya bir kervan kondu. Kafileden bir Arabî su çekmek için kovasını kuyuya sarkıttı. Hazreti Yusuf, kovayı ve ipi tutup yukarıya çıkınca Arabî onun cemal-i nurunu görüp suyu unuttu. Ertesi gün oraya gelen kardeşlerinden köle diye satın aldı. Mısır a götürüp orada satmakla da, fazla bir kazanç elde etti. رفت موسى كاتش آرد او به دست - آتشى ديد او كه از آتش برست Musa Aleyhisselam, ateş bulmak için gitmişti. Lakin öyle bir ateş gördü ki, onun nuruyla, beşeriyet gaflet ve zulmetinin ateşinden kurtuldu.

3 Hazreti Musa, uzun müddet Şuayb Peygamberin hizmetinde bulunmuş, koyunları gütmüş, sonra da mükâfaten damadı olmuştu. Daha sonra Mısır a gidip sıla etmek için ehl-ü iyaliyle yola çıkmıştı. Tur-i Sina ya gelince ortalık karardı, hava soğudu. Hazreti Musa, topladığı çalı çırpıyı tutuşturup ısınmak için etrafa bakındığı sırada, bir ağacın üzerinde alev şeklinde bir aydınlık gördü, bir parça alıp hazırladığı çalı çırpıyı yakmak için o tarafa gitti. O anda kendisine tecelli-i ilahî vuku buldu ve peygamberlik verildi. Mısır halkını ve Firavun u davete memur oldu. جست عيسى تا رهد از دشمنان - بردش آن جستن به چارم آسمان İsa Aleyhisselam, düşmanlardan kurtulmak için davrandı. O davranış, kendisini semaya kadar çıkardı. Yahudiler, hususiyle hahamları Hazreti İsa yı çekemiyorlardı. Onun için hayatına kastetmişlerdi. Cenab-ı Ruhullah o esnada semaya ref olundu. Biz Müslümanların itikadına göre, Hazreti Mesih in bulunduğu yeri birkaç para mukabilinde Yahudilere haber vermiş olan havari Yuda, İsa suretine tahvil edildi ve İsa zannıyla asıldı. Hıristiyanlar, Yuda ya nedamet ve intihar ettirirler, İsa yı da, çarmıha gerdirirler. Öldükten ve gömüldükten üç gün sonra dirildi ve gökyüzüne çıktı derler. Hazreti İsa nın Hakk katında bulunduğunda Müslümanlar da, Hıristiyanlar da müttefiktir. İhtilaf ölmeden evvel mi, öldükten sonra mı çıktığındadır. Onun tahkiki de dersimize ait değildir. دام آدم خوشه ى گندم شده - تا وجودش خوشه ى مردم شده Bir buğday başağı Hazreti Adem in tuzağı olmuştu. Fakat sonunda kendisi insan başağı, yani Ebul Beşer oldu. Adem ve Havva Aleyhimesselamın cennet nimetlerinden tena um etmelerine müsade kılınmış, yalnız bir ağaca yaklaşmamaları kendilerine tembih olunmuştu. O ağacın ne olduğunda ihtilaf edilmiş; buğdaydı, üzümdü, elmaydı diye tefsir edenler, hatta kinaye tarikıyla zevciyet muamelesi idi diyenler olmuştur. Her ne ise, o ağacın meyvesinden yedikleri için Adem ve Havva cennetten çıkarıldı. Hazreti Mevlâna, meşhura göre, şecere-i memnu anın buğday olması rivayetini alıyor, buğday başağı Adem in tuzağı olmuştu. Çünkü onu yemekle, cennetten çıkarıldı. Fakat kendisi insan başağı yani, bütün beşeriyetin babası oldu, diyor. Birkaç misal daha: باز آيد سوى دام از بهر خور - ساعد شه يابد و اقبال و فر Doğan kuşu, tuzağa konulan et parçasını yemek için gelir. Lakin kendisi tutulup alıştırıldıktan sonra padişahın bileğinde oturmak saadetini kazanır. Eskiden hükümdarların avda kullandıkları kuşlar varmış. Bunlar yakalanır, kuşçular tarafından terbiye edilir, hükümdar ava giderken onun bileğinde oturur, kuş görülünce salınıverilir, gider, onu yakalar, getirirmiş. Av getirince de kendisine bir lokma et verilmiş. طفل شد مكتب پى كسب هنر - بر اميد مرغ با لطف پدر Çocuk, babasından lütuf göreceği, ezcümle kendisine kuş alınacağı ümidiyle ilm-ü hüner öğrenmek için mektebe gider.

4 پس ز مكتب آن يكى صدرى شده - ماهگانه داده و بدرى شده O çocuk mektebi bitirdikten, yani tahsilini ikmal ettikten sonra ilim meclisinin sadrına geçip oturur ve ders okutur. Evvelce hocaya aylık verir, sonra talim bedri olur. Bahsimizin mevzuunu teşkil eden bedevi de, bunları söylemekle Ben çölden buraya kadar gelmek ve testiyi omuzumda getirmek için hayli zahmet çektim. Lakin burada sizi görünce o zahmetin rahmete tahavvül ettiğini gördüm demek istiyordu. Başka bir misal: آمده عباس حرب از بهر كين - بهر قمع احمد و استيز دين Resulullah ın amcası Abbas bin Abdulmuttalip, Hazreti Peygamberi telef ve din ile mücadele kini sevkiyle Bedir e gelen Kureyş ordusunda bulunmuştur. گشته دين را تا قيامت پشت و رو - در خلفت او و فرزندان او O ve evladı kıyamete kadar dinin muin ve zahiri olmak üzere, hilafette isimleri kaldı. Abbas bin Abdülmuttalip, Hazreti Peygamberin amcasıdır. Resulullahtan iki sene evvel doğmuştu. Bundan dolayı, Sen mi büyüksün, Resulullah mı? sualine Ben yaşlıyım, o büyüktür cevab-ı arifanesini vermişti. Abbas, iptidaları Müslüman olmamakla beraber, elinden geldiği kadar yeğenine hizmette bulunmuş ve Zat-ı Risaleti memleketlerinde muhafaza edip etmeyecekleri hakkında Medinelilere sualler sormuştu. Mekke eşrafı, Bedir muharebesine çıkacakları esnada Abbas da mecburen yola çıkmış, harp esnasında esir edilerek Medine ye götürülmüştü. Orada fidye verdi ve gizlice Müslüman olarak Mekke ye döndü. Mekke de bulunduğu müddetçe, Kureyş in harekâtını Resul-u Ekrem e yazıyordu. Fetihten evvel Medine ye hicret için yola çıkmıştı. Peygamber ordusuna rast geldi. Eşyasını Medine ye gönderdi. Kendi fetihte bulundu. Muhaddislerin rivayetine göre neslinden halifeler geleceği taraf-ı Risaletten müjdelenmişti. Filvaki Abbasi halifeleri bu zatın neslindendir. Bağdat taki hilafet münkariz olduktan sonra Mısır da yine bir takım Abbasi halifeler bulunmuş, sonuncuları olan III. Mütevekkil Alellah, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim e biat etmekle hilafet Osmanlı sülalesine geçmişti. Türkiye Cumhuriyeti nin ilanında Osmanlı saltanatı, biraz sonra da İslam hilafeti ilga edildi. Bütün Osmanlı hanedanı, damatlar da dâhil olduğu halde, hudut haricine çıkarıldı. Ehlullaha göre Hilafet-i İslamiye: Maddi saltanat değil, her asırdaki bir veli-yi ekmelin manevi riyasetidir. Maddi hilafetin ilga edilmiş olmasına rağmen manevisinin kıyamete kadar süreceğinde şüphe yoktur. Nitekim Hazreti Mevlâna: Her devirde bir veli mevcuttur. İmtihan ve iptila kıyamete kadar sürecektir buyurur. İşte bu beyitteki veliden maksat: O manevi halifedir. Devlet-i Abbasiye nin kıyamete kadar süreceğine dair bazı hadisler vardır. Bağdat taki Hilafet-i Abbasiyenin 616 tarihinde münderis olması dolayısıyla o hadislerin bazı huluskarlar tarafından uydurma olması hatıra gelir. Meğerki manevi halifeler arasında, son zamanlarda Abbasoğullarından da bazı zevat buluna ve o hadisler bu suretle tevil oluna. Getirilen şu misallerle anlatılmak isteniliyor ki: Arapça, Sure Bakara ayet 216

5 Hoş görmediğiniz bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir ayet-i kerimesi mucibince, başlangıçta insana zahmetli, meşakkatli görünen bir işin lütf-u ilahî ile suhulet, selamet ve saadetle neticelenmesi mümkündür. Bedevinin zahmetli yolculukta bulunması ve tehlikeli çöllerden geçerek Dar ül Hilafeye vasıl olması gibi. Bir de Allah ın manevi halifesi olan şeyh-i kâmilin kapısına müracaat edenlerin aradığını bulacağına ve muradına nail olacağına işaret ediliyor. Binaenaleyh, bedevi lisanından deniliyor ki: من بر اين در طالب چيز آمدم - صدر گشتم چون به دهليز آمدم Ben buraya bir şey elde etmek ümidiyle gelmiştim. Dar-ül Hilafenin dehlizine girince adeta sair meclislerin sadrı oldum. آب آوردم به تحفه بهر نان - بوى نانم برد تا صدر جنان Ben ekmek bulayım diye hediye olarak su getirdim. Lakin buradaki ekmek ve nimet rayihası beni cennetlerin sadrına kadar götürdü. نان برون راند آدمى را از بهشت - نان مرا اندر بهشتى در سرشت Ekmek, yani unun yapıldığı buğdaydan yemesi, Adem i cennetten çıkarmıştı. Fakat ekmek, benim cennetin sadrına kadar çıkmama, yani halife sarayına girmeme sebep oldu. رستم از آب و ز نان همچون ملك - بى غرض گردم بر اين در چون فلك Melekler gibi ekmek ve sudan kurtuldum. Feleklerin bila garaz hizmeti gibi ben de bu kapıda bir şey istemez bir hale geldim. بى غرض نبود به گردش در جهان - غير جسم و غير جان عاشقان Âşıkların bedenleriyle ruhlarından başka, dünyada hiçbir şey garazsız, menfaatsiz hareket etmez. BU BAHİS DÜNYAYA ÂŞIK OLANIN GÜNEŞ ZİYASI VURMUŞ BİR DUVARA ÂŞIK OLAN GİBİ OLDUĞU BEYANINDADIR. O DUVAR ÂŞIKI, DUVARDAKİ PARLAKLIĞIN, DÖRDÜNCÜ KAT GÖKTEKİ GÜNEŞİN AKSİNDEN İBARET OLDUĞUNU ANLAMAYA ÇALIŞMAZ DA DUVARA GÖNÜL VERİR. GÜNEŞİN ŞUASI GÜNEŞE AVDET EDİNCE DUVAR ÂŞIKI MAHRUM KALIR در بيان آن كه عاشق دنيا بر مثال عاشق ديوارى است كه بر او تاب آفتاب زند و جهد و جهاد نكرد تا فهم كند كه آن تاب و رونق از ديوار نيست از قرص آفتاب است در آسمان چهارم لجرم كلى دل بر ديوار نهاد چون پرتو آفتاب به آفتاب پيوست او محروم ماند ابدا و ح^يل\ ب\ي[ن\ه]م[ و\ ب\ي[ن\ ما ي\ش[ت\ه]ون عاشقان كل نه اين عشاق جزو - ماند از كل آن كه شد مشتاق جزو Küll e âşık olanlar, cüz âşıkları değildir. Cüze müştak olanlar küll den mahrum kalırlar. Tarifat sahibi Seyyid Şerif Rahimehullah, der ki: Küll; esma ve sıfatı cami hazreti ilahîye itibarıyla, Hakk Teala nın adıdır. Hazreti Mevlâna, da Küll e âşık olanlar demekle uşşak-ı ilahîyeyi murat ediyor ve onların, cüz i bir güzelliğe mazhar olan eşhasa ve eşyaya gönül

6 bağlamayacaklarını, o gibi cüz iyata meclup olanların mahbub-i hakiki ve külli bulunan Allah ın feyzinden mahrum kalacaklarını beyan buyuruyor. چون كه جزوى عاشق جزوى شود - زود معشوقش به كل خود رود Bir cüz diğer bir cüzün aşığı olursa, maşuku çabucak kendi küll üne gider. ريش گاو بنده ى غير آمد او - غرقه شد كف در ضعيفى در زد او Cüzün aşığı olan, başka birinin kuluna maskara olur. Denize düşüp de kurtulmak için çörçöp makulesi kuvvetsiz şeylere sarılanlara döner. İnsanlar ve bütün mevcudat, esma-i ilahîyenin tecelliyatına mahall-i zuhur oldukları için onların birer cüz ü demektir. Yanlış anlaşılmasın, bu cüziyet ve külliyet tabirleri, ayniyet ifade etmez. Hazreti Mevlâna, hakikati anlatmak için zahire değil, mazhara cüz tabir ediyor. Evet, bir cüz, yani mezahir-i esmadan, mesela bir insan, kendi gibi bir cüz olan diğer bir insana gönül verse, sevdiği kendi küllü tarafına gidiverir. Mesela sefere çıkar yahut ölüverir. Âşığı, ise başkasına kul ve emrine itaate mecbur olan birini sevdiği için âleme rüsva ve maskara olmak derekesine düşer. O mehlekeden kendini kurtaramayacak zaif ve faydasız çarelere başvurur. Hâlbuki öyle emir altında bulunmayan ve hürriyetine sahip olan birine âşık olsaydı, yani Hakim-i Küll bulunan Allah ı sevseydi hiç de böyle olmazdı. Arapların bir meseli vardır: Zina edersen hür bir kadınla et, hırsızlık edeceksen inci çal derler. Hazreti Mevlâna, telmih olmak üzere diyor ki: فازن بالحرة پى اين شد مثل - فاسرق الدرة بدين شد منتقل Bundan dolayı fezni bil hürre sözü mesel oldu. Fesrikiddürre kelamı da bunun için söylenile geldi. Malumdur ki, bir vakıa dolayısıyla söylenilmiş ve iştihar etmiş olan söze Mesel, onu söyleten vakaya Mevrid derler. O vakaya benzer bir hadise dolayısıyla, o sözün tekrarlanmasına Darb-ı mesel ve o hadiseye Madrib tabir ederler. Mevridle madrib arasında bir müşabehat bulunduğu için mesel darp olunur. Teşbihteki müsebbeh ile müşebbehünbih arasında her cihetten değil, yalnız bir cihetten benzeyiş bulunduğuda müsellemdir. Şu halde Mevlâna nın maksadının, zinaya ve sirkata teşvik etmek olmadığı, Seveceksen Allah ı sev, meyil göstereceksen ona meylet demek istediği meydana çıkar. Keza maksadın kolayca anlaşılması için bazen helal bir şey, harama benzetilir. Mesela Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz: Sihir gibi, tesirli sözler vardır buyurmuştur. Burada helal olan sözü, tesiri dolayısıyla, haram bulunan sihre benzetilmiştir. بنده سوى خواجه شد او ماند زار - بوى گل شد سوى گل او ماند خار Cüze âşık olanın sevdiği kul, efendisinin yanına gider; âşık da ağlar ve inler bir halde kalır. Gül kokusu güle avdet eder, aşığa diken kalır. Yahut o âşık diken gibi kaskatı kalmaya mecbur olur. او بمانده دور از مطلوب خويش - سعى ضايع رنج باطل پاى ريش O âşık, matlubundan uzaklaşmış, boşuna koşmuş, nafile zahmet çekmiş ve ayakları yaralanmış olarak kalır.

7 Hazreti Mevlâna, bu cüz aşığını tasvir için misal gösteriyor ve diyor ki: همچو صيادى كه گيرد سايه اى - سايه كى گردد و را سرمايه اى Onun misali, gölge tutmaya uğraşan bir avcı gibidir. Gölge ona nasıl sermaye olabilir? سايه ى مرغى گرفته مرد سخت - مرغ حيران گشته بر شاخ درخت O avcı, kuşun gölgesinin sıkı sıkı yakalanmış tutar, dalın üstündeki kuş da hayretle der ki: كاين مدمغ بر كه مى خندد عجب - اينت باطل اينت پوسيده سبب Bu sersem acaba ne için gülüyor? İşte sana batıl ve çürük bir sebep numunesi. Kuş, dalın üstünde iken onun yere düşen gölgesini yakalayan sersem avcı ile hüsn-i mutlaki bırakıp onun cemalinden bir pertevin makesi bulunan bir güzele gönül veren ahmak arasında bir fark yoktur. ور تو گويى جزو پيوسته ى كل است - خار مى خور خار مقرون گل است Eğer sen, cüzün küll e ittisali vardır diyecek olursan diken ye! Diken de güle yakındır. Bazıları vardır ki, bir suretin esiri olmuş ve ona bağlanıp kalmıştır. Öyle olduğu halde, o suretperestliği tevile kalkışır ve urefadan geçinmek isteyerek: Cüzler külüne merbuttur; benim sevdiğim de, Hüsn-ü Mutlak ın bir cüzü olduğu için küllüne alakası vardır derler. Hazreti Mevlâna, bu gibilere ilzami bir cevap olmak üzere: Öyle ise diken ye bakalım. Dikenin de güle irtibatı vardır diyor ve devam ediyor: جز ز يك رو نيست پيوسته به كل - ور نه خود باطل بدى بعث رسل Cüz bir cihetten küll e muttasıl değil, ayrıdır. Yoksa ve öyle olmasa peygamberlerin gönderilmesi batıl olurdu. چون رسولن از پى پيوستن اند - پس چه پيوندندشان چون يك تن اند Peygamberler, halkı Hakk a isal etmek için gönderilmişlerdir. Halk ile Hakk yekvücut olsalardı neyi isal edeceklerdi? Hazreti Mevlâna, buyuruyor ki: Evet her cüzün mazhariyet itibarıyla küll ile alakası vardır. Lakin zahir, mazhar, vacip, mümkün itibarıyla da farkları vardır. Yani her şey, Allah ın mahluku olduğu için, bir şeyin hem mahluk, hem de halik olması muhaldir. O halde Allah ın varlığına mazhar olmakla beraber, her şey Allah değildir. Öyle olmuş olsaydı peygamberlerin gönderilmiş olması ve halkın Hakk a davet edilmesi abes olurdu. Peygamberler, bir olan şeyi mi visale davet edeceklerdi? Cenab-ı Hakk, Habib-i Kerim ine hitaben buyuruyor ki: Arapça, Sure Yusuf ayet 108 Ya Muhammed de ki: Benim davet ve hidayet yolum budur. Dikkat, basiret ve marifetle kulları Allah a davet ederim. Ben böyle olduğum gibi bana uyanlar (yani bilvarese halkı irşada çalışanlar) da böyledir. Allah ı şanına layık olmayan şeylerden tenzih ederim ve ben Allah a şirk koşanlardan değilim.

8 Şu ayet-i kerimenin mealine dikkat olunursa, cemden ziyade farka delalet ettiği ve mahluk ile halikın yekdiğerinden mümtaz olduğu anlaşılır. Çünkü Hazreti Peygamber s.a.v. Zat-i Akdes-i Nübüvvetinin halkı Allah a davet ettiğini, verese-i irfanın da böyle olduğunu, hem de bu davet ve irşadının halk ile Hakk ı her cihetten yekvücut vehmetmek gibi bir gafletle değil; zahiriyet, mazhariyet itibarıyla farklı ve imtiyazlı bulunduğunu bilmek gibi basiretle yapıldığını, hatta aksini vehmetmenin bir şirk olduğunu bildirmektir. اين سخن پايان ندارد اى غلم - روز بى گه شد حكايت كن تمام Bu bahsin sonu gelmez. Ey delikanlı! Vakit gecikti; bedevi hikâyesini tamamla. BEDEVİNİN HEDİYESİ OLAN TESTİYİ HALİFENİN KÖLELERİNE TESLİM ETMESİ سپردن عرب هديه را يعنى سبو را به غلمان خليفه آن سبوى آب را در پيش داشت - تخم خدمت را در آن حضرت بكاشت O su testisini ileri tuttu ve hizmet tohumunu o makama ekti. Lazım gelen hürmet ve tazimi ifa etti. گفت اين هديه بدان سلطان بريد - سايل شه را ز حاجت واخريد Dedi ki: Bu hediyeyi padişaha götürün. Ondan ihsan talepkarı bulunan benim gibi bir fakiri ihtiyaç pençesinden kurtarsın. آب شيرين و سبوى سبز و نو - ز آب بارانى كه جمع آمد به گو Hediyem, tatlı su ile dolu yeşil ve yeni bir testidir. İçindeki de çölde bir çukurda toplanmış yağmur suyudur. Şarihler, diyorlar ki: Bedevinin testisinden maksat, salikin vücududur. İçindeki sudan murat da, pek cüzi olan amel ve ilimdir. Onu halifenin gulamlarına göstermesi, yine salikin o vücudu ve o ilmi ve ameli değerli bir şey zannıyla dergâhı ilahînin nakipleri bulunan evliyaullaha arz etmesidir. خنده مى آمد نقيبان را از آن - ليك پذرفتند آن را همچو جان Nakiplerin güleceği geldi ama gülmediler. O hediyeyi can gibi kıymetli addederek kabul eylediler. ز آن كه لطف شاه خوب با خبر - كرده بود اندر همه اركان اثر Çünkü ahlakı güzel ve kendi her şeyden haberdar olan padişahın lütf-u inayeti devletin bütün ayanına ve memurlarına tesir etmişti. خوى شاهان در رعيت جا كند - چرخ اخضر خاك را خضرا كند Padişahların tabiatı, tebaaya tesir eder. Nitekim yeşil felek, toprağı yeşertir. Tarihlerde yazar ki, Emevilerden Velid bin Abdülmelik in inşaata merakı vardı. Onun asrında, halk da yapı yaptırmak hevesine düşmüştü. Süleyman bin Abdülmelik, obur denecek derecede pisboğazdı. Devr-i ehalisi de, türlü türlü yemek pişirtmek ve fazla fazla yemek yemekle meşgul olmuştu. Ömer bin Abdülaziz, abit,

9 zahit, adil bir zat idi. Tebaası da -velev ki riya tarikiyle olsun- namaz kılmak, Kur an okumak, tespih çekmek, gibi şeylerle iştigal ederdi. Denilmiştir ki: İnsanlar, hükümdarlarının itikat ve itiyadına uyar. Aşağı tabakanın yukarıdakilere uyacağına misal olmak üzere, Hazreti Mevlâna: Yeşil felek, toprağı yeşertir diyor. Bazı şarihler, bu sözün: Gökten yağan yağmurun feyziyle, zemin yeşerir manasına olduğunu söylemişlerdir ki, böyle izah edilmesi hem vakıa, hem de bahse münasiptir. شه چو حوضى دان حشم چون لوله ها - آب از لوله روان در كوله ها Padişahı havuz, etbaını o havuzun muslukları farz et. Su, göle musluklardan akar. چون كه آب جمله از حوضى است پاك - هر يكى آبى دهد خوش ذوقناك Muslukların suyu temiz bir havuzdan gelirse, her biri güzel ve zevkli bir su akıtır. akar. ور در آن حوض آب شور است و پليد - هر يكى لوله همان آرد پديد Eğer havuzda acı ve pis su varsa, muslukların her birinden o su ز آن كه پيوسته ست هر لوله به حوض - خوض كن در معنى اين حرف خوض Çünkü her musluk, havuza muttasıldır. Ey salik! Bu sözün manasının içine gir, yani onu derin derin düşün. Ebu Hüreyre Radiyallahü an ın Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz den şu hadis-i rivayet ettiği Cami-us Sağir de yazılıdır. Allah-ü ve Resulühu a lem, hadis-i şerif: Kalp, beden memleketinin hükümdarıdır. Hükümdar iyi olunca tebaası ve askerleri de iyi olur; hükümdar kötü olunca tebeası da, askerleri de kötü olur Buhari de rivayet edilen şu hadis-i şerifte de: Ademoğlunun cesedinde bir et parçası vardır ki, o iyi olunca bütün ceset iyileşir; kötü olunca da bütün ceset kötüleşir. Haberin olsun, o et parçası kalptir buyrulmuştur. Kalbin muntazaman işlemesi nasıl diğer azanın intizam-ı harekâtına, darabanın bozuk olması ve durması aza-yı sairenin de bozulmasına ve durmasına sebep ise, hükümdarın adil, rahim, haluk olması da hem kendi adamlarının, hem de memleket halkının aynı vasıfları haiz bulunmasına sebep olur. Aksi takdirde ise tabii, kaziye ber aks olur. Bu hâl, hükümdarlara da münhasır değildir. Efkâr-ı mülkü, şehr-i dili tahtgâhıdır, Her kimse kendi âleminin padişahıdır. Evet. Her aile reisi ailesinin, her baba evladının, hatta herkes nefsinin çobanı, yani amiri ve hükümdarıdır. Onlar iyi olurlar ise, idareleri ve terbiyeleri altında bulunanlar da müstesnaları çıkmakla beraber- ekseriyetle iyi olurlar. Kötü olurlarsa, idare ve terbiye ettikleri de berbatlaşırlar. İşte bundan dolayı hadis-i şerifte: Hepiniz çobansınız ve hepiniz, güttüğünüz sürüden mesulsünüz buyrulmuştur. Hazreti Mevlâna, bahsi tavzih için birkaç misal daha irat ediyor:

10 لطف شاهنشاه جان بى وطن - چون اثر كرده ست اندر كل تن Vatanı ve mekânı olmayan ruh padişahının letafeti, bütün kalıp üzerinde nasıl müessir olur? لطف عقل خوش نهاد خوش نسب - چون همه تن را در آرد در ادب Aslı ve tabiatı hoş olan aklın letafeti, bütün bedeni edep ve hayâ dairesine nasıl idhal eder? eder? عشق شنگ بى قرار بى سكون - چون در آرد كل تن را در جنون Sükûn ve kararı olmayan aşk, bütün bedeni nasıl cünuna sevk لطف آب بحر كاو چون كوثر است - سنگ ريزه ش جمله در و گوهر است Kevser gibi tatlı bir denizin suyundaki letafet tesiriyle, onun içindeki taş kırıntıları inci ve elmas olur. هر هنر كه استا بدان معروف شد - جان شاگردان بدان موصوف شد Bir usta hangi sanatla maruf ise, çıraklarının ruhu da onunla mevsuf olur. Yani o sanatı öğrenir. پيش استاد اصولى هم اصول - خواند آن شاگرد چست با حصول İlm-i usul üstadının karşısındaki çevik ve malumatlı bir şakirt, usül ilmini okur. پيش استاد فقيه آن فقه خوان - فقه خواند نى اصول اندر بيان Fakih olan üstadın karşısındaki talip, usül okumaz, fıkıh okur. پيش استادى كه او نحوى بود - جان شاگردش از او نحوى شود Nahiv üstadının karşısındaki müteallim, hocasının tedrisinden nahiv âlimi olur. باز استادى كه او محو ره است - جان شاگردش از او محو شه است Hakk yolunun mahvi ve fanisi olan bir mürşidin müridi de, şeyhinin irşadıyla Hakk ın mahvi olur. Yani fena fillah mertebesini bulur. زين همه انواع دانش روز مرگ - دانش فقر است ساز راه و برگ Bu mütenevvi ilimler içinde ölüm günü, yol azığı olacak ve işe yarayacak olan ancak fakr-u fena ilmidir. BİR NAHİV ÂLİMİ İLE BİR GEMİCİNİN MACERASI HİKÂYESİ حكايت ماجراى نحوى و كشتيبان

11 آن يكى نحوى به كشتى درنشست - رو به كشتيبان نهاد آن خود پرست Bir nahiv âlimi, bir gemiye bindi. O kendini beğenmiş nahivci, gemiciye teveccüh ederek... گفت هيچ از نحو خواندى گفت ل - گفت نيم عمر تو شد در فنا Hiç nahiv okudun mu? diye sordu. Gemici: Okumadım cevabını verince, Ömrünün yarısı heder olmuş dedi. دل شكسته گشت كشتيبان ز تاب - ليك آن دم كرد خامش از جواب Gemicinin bu sözden kalbi kırıldı ve kızdı ise de, o sırada cevap vermedi. باد كشتى را به گردابى فگند - گفت كشتيبان به آن نحوى بلند Rüzgâr gemiyi bir girdaba sürükleyince, gemici yüksek sesle mahviye: هيچ دانى آشنا كردن بگو - گفت نى اى خوش جواب خوب رو Hoca söyle bakalım, yüzme bilir misin? sualinde bulundu. Nahvi: Ey hoş sözlü ve güzel yüzlü gemici! Bilmem, deyince... گفت كل عمرت اى نحوى فناست - ز آن كه كشتى غرق اين گردابهاست Ey nahvi, ömrünün tamamı heder oldu. Çünkü bu gemi girdaplarda batacaktır cevabını verdi. Burada nahivden murat: Dedikodudan ibaret bilgisine mağrur olup da, onları bilmeyenleri adeta adam yerine koymayan gafildir. O gibi malumat, dünyada biraz işe yarar gibi olsa bile hayat gemisi demek olan kalıp, ölüm girdabına sürüklenmeye başlayınca, o malumat hiçbir şeye yaramaz ve öbür tarafta fayda vermez. Girdap dalgalarının üstünde bir parça olsun durabilmek için yüzme bilmek lazım olduğu gibi, beka âlemine girerken de, ilm-i mahvi, yani Yokluk ilmini öğrenmiş ve şu mevhum varlıktan kurtulmuş bulunmak icap eder. Cenab-ı Mevlâna, bunu anlatmak için buyuruyor ki: محو مى بايد نه نحو اينجا بدان - گر تو محوى بى خطر در آب ران Malum olsun ki, burada nahiv değil, mahiv lazımdır. Sen de mahvoldunsa muhataradan çekinmeksizin suya dal. آب دريا مرده را بر سر نهد - ور بود زنده ز دريا كى رهد Denizin suyu ölüyü suda taşır; diri olan, denizin elinden nasıl kurtulur? چون بمردى تو ز اوصاف بشر - بحر اسرارت نهد بر فرق سر Sen beşeriyet vasıflarından ölürsen, esrar denizi seni başında gezdirir. Malumdur ki, denize batmanın sebebi denize düşen kimsenin acemice çabalaması ve denize karşı aykırı hareket etmesidir. O hareketler yapılmasa, suyun yüzünde kalmak kabildir. Cansız bir cesette ise, hiçbir hareket bulunmadığı ve denizin tahrikine tamamen uyduğu için deniz onu sathına gezdirir. Bu, böyle olduğu

12 gibi esrar denizi olan bahr-i mana da böyledir. Onda yüzmek ve gezmek isteyenin kendini tamamıyla Allah ın iradesine teslim etmiş ve kendiliğinden geçmiş, Ölmeden önce ölün, yani ihtiyarınızı, Allah ın iradesinde ifna edin emrine uymuş olması lazımdır. Bu halde bulunan bir kimseyi de, o mana denizi başında taşır. Bundan sonra Hazreti Mevlâna, kendini beğenen ve herkese hayvan nazarıyla bakan kimselere hitap edip buyuruyor ki: اى كه خلقان را تو خر مى خوانده اى - اين زمان چون خر بر اين يخ مانده اى Ey herkese eşek! diyen mağrur; şimdi sen de eşek gibi buz üstünde kalmış ve ileri geri, adım atamayacak hale gelmişsin. گر تو علمه ى زمانى در جهان - نك فناى اين جهان بين وين زمان Dünyada, sen cihanın allamesi idin. Şimdi o cihanın faniliğini gör. Ey ilmine mağrur olup da, âlemi eşek yerine koyan saygısız! Sen dünyanın en birinci âlimi olsan da, o birinci âlimi olduğun dünyanın bekası yoktur. Fani olan dünyadaki hayat ise, birkaç günlüktür. O birkaç günlük ömürle elde ettiğin malumata güvenip de, kendini bir şey zannediyorsun. Lakin ecel kışında buz üstünde kalmış eşek gibi ileriye bir adım atamıyorsun. O halde halka verdiğin eşeklik sıfatını kendin kazanmış oluyorsun. مرد نحوى را از آن در دوختيم - تا شما را نحو محو آموختيم Size mahv-u fena usulünü öğretmek için, bedevi kıssasına nahvi fıkrasını ekledik. فقه فقه و نحو نحو و صرف صرف - در كم آمد يابى اى يار شگرف Ey büyük dost! Fıkhın mefhumunu, nahvin maksudunu ve sarfın tebdilini tevazu ve mahviyette bulursun. Malumdur ki, fıkıh, lügatte anlamaktır. Istılahta: Ameller, ibadetler ve hukuktan bahseden bir ilimdir. Nahvin lügatteki en meşhur manası: Kastetmektir. Istılahta; Arapça kelime ve terkiplerin irabından, yani nasıl okunacaklarından bahseden ilimdir. Sarfın lügat manası: Döndürmek ve değiştirmektir. Istılahta, bir kelimeyi şekilden şekile koymaktır. Bunların üçü de, vaktiyle medreselerde fazla uğraşılan ilimlerdi. Hele sarf ile nahvin, dini bahisleri anlamaya alet olmalarından başka uhrevi faydaları yoktu. Bu ilimlerin mısrada mükerrer zikredilmeleri, mana-yı lügavinin mana-yı ıstılahiye izafesi kabilindendir ve birinciler masdar bima na mefuldür Yani birinci fıkıh mefkuh, birinci nahiv menhu, birinci sarf masruf mealindedir. O halde mısranın manası, tercüme edildiği gibi olur. Cenab-ı Pir, bu beyti ile demek istiyor ki, ilm-i fıkıhtan maksat, ibadet ve ubudiyeti kemaliyle ifa etmektir. İlm-i nahivden garaz: Elfazın ıslahı, ondan murat da: Mananın doğru olmasıdır. İlm-i sarftan gaye ise: Bünye-i kelimenin tebdili ile diğer bir kelimenin teşkilidir. İşte bunların her üçünü da dava ve iddiada değil, mahv-ü fenada bulmak imkânı vardır. Bedevi kıssasında bahsedilen: آن سبوى آب دانشهاى ماست - و آن خليفه دجله ى علم خداست O su testisi bizdeki malumatın misalidir. Halife ise, ilm-i ilahî Dicle sidir.

13 ما سبوها پر به دجله مى بريم - گر نه خر دانيم خود را ما خريم Biz testimizi dolu olarak Dicle ye götürüyoruz. Böyle yaptığımız için kendimizi eşek bilmezsek, hakikaten eşeklik ve ahmaklık etmiş oluruz. Cenab-ı Hakk: Arapça, Sure İsra ayet 85 Ey insanlar! Size ilimden az bir şey verilmiştir buyurduğu halde, biz testi dolusu kadar malumatımızı fevkalade bir şey sanıyoruz. O testi dolusu kadar malumatımızı fevkalade bir şey sanıyoruz. O testiyi marifet Diclesine göre götürmeye kalkışıyoruz. Ahmak olmasaydık Dicle Nehri ne destimizi dolu değil, boş götürür, onun ab-ı hayat marifet olan suyundan doldurduk. Sonra da hem kana kana içer hem de susamış olanlara içirirdik. بارى اعرابى بدان معذور بود - كو ز دجله بى خبر بود و ز رود Dicle ye bir testi yağmur suyu götüren Arabî, mazur idi. Çünkü Dicle yi bilmiyordu. Dicle den gafil ve çölde ondan çok uzaktı. گر ز دجله با خبر بودى چو ما - او نبردى آن سبو را جا به جا Eğer bir Dicle nehri bulunduğundan bizim gibi haberi olsaydı, o testiyi öteye beriye taşımazdı. بلكه از دجله چو واقف آمدى - آن سبو را بر سر سنگى زدى Belki Dicle namında büyük ve tatlı bir nehir bulunduğuna vakıf olunca, testisini bir taşa vurur, kırardı. Binaenaleyh, biz de Allah ın bahr-ı feyyazından istifade etmek istiyorsak bir testilik ilmimize mağrur olmamalıyız. Ve testiyi dolu değil, boşaltılmış olarak o umman-ı marifete arz etmeliyiz. HALİFENİN O HEDİYE VE TESTİYE HİÇ DE İHTİYACI YOKKEN KABUL ETMESİ; ATÂ VE İHSANDA BULUNMASI قبول كردن خليفه هديه را و عطا فرمودن با كمال بى نيازى از آن هديه و از آن سبو چون خليفه ديد و احوالش شنيد - آن سبو را پر ز زر كرد و مزيد O halife, bedevinin testisini görüp, ahvalini işitince o testiyi altın ile doldurttu; fazlasıyla atâ ve ihsanda bulundu. آن عرب را كرد از فاقه خلص - داد بخششها و خلعتهاى خاص Bahşişler ve hilatler verdi de, o Arabîyi fakr-u zaruretten kurtardı. پس نقيبان را بفرمود آن قباد - آن جهان بخشش و آن بحر داد Vergi cihanı, kerem ve ihsan denizi olan o büyük hükümdar, nakiplere emretti ki:

14 كاين سبو پر زر به دست او دهيد - چون كه واگردد سوى دجله ش بريد Bu testiyi altınla doldurup onun eline verin; yurduna döneceği zaman da Dicle kıyısına götürün. از ره خشك آمده ست و از سفر - از ره آبش بود نزديكتر O kara yolundan sefer ederek gelmiştir. Nehir tarikiyle giderse kestirme olur. Nakipler, suyunu döktükleri testiyi altınla doldurup bedevinin eline verdiler. Dicle sahiline götürüp bir kayığa bindirdiler. چون به كشتى درنشست و دجله ديد - سجده مى كرد از حيا و مى خميد Kayığa binip de, Dicle nehrini görünce hayâsından eğildi ve secde etti de dedi ki: كاى عجب لطف اين شه وهاب را - وين عجبتر كو ستد آن آب را Bu vergili padişahın lütfu ne kadar çok. Hele o testideki durgun suyu alması ne derece şaşılacak bir hal. چون پذيرفت از من آن درياى جود - آن چنان نقد دغل را زود زود O cömertlik denizi, benim kalp akçe gibi değersiz hediyemi, nasıl çabuk kabul etti. Sarayın yanında Dicle gibi suyu tatlı bir nehir akıp giderken, çölden getirilmiş bir testi durgun suyu hükümdarın kabul edişine, mukabilinde de birçok altın verişine karşı, bedevinin duyduğu hicabı ve hayreti Hazreti Mevlâna şu beyitlerle tasvir eyledikten sonra, testi ve Dicle den maksadın ne olduğunu izaha başlıyor ve buyuruyor ki: كل عالم را سبو دان اى پسر - كاو بود از علم و خوبى تا به سر Evlat! Bütün âlemi ilim ve hüsn suyu ile ağzına kadar dolmuş bir testi bil. قطره اى از دجله ى خوبى اوست - كان نمى گنجد ز پرى زير پوست O testideki su, Cenab-ı Hakk ın güzelliği Dicle sinden bir damladır. O güzellik ise kesret-ü vefretinden kabına sığmaz. Yukarıda O su testisi, bizim ilimlerimizdir buyrulmuştu. Burada ise, Biz den maksadın birkaç kişi değil, bütün zerrat olduğu ve cümle avalimdeki ilm-ü hüsn bir araya gelse, Allah ın ilmine ve hüsnüne karşı, Dicle nehri yanında bir testi su gibi kalacağı beyan ediliyor. Sonra hüsn-ü ilahînin hiçbir şeyle ihata edilemeyerek, tabir-i marufuyla, hiçbir kaba sığmayacak kadar vüsat ve kesafeti bulunduğu bildiriliyor ve deniliyor ki: گنج مخفى بد ز پرى چاك كرد - خاك را تابان تر از افلك كرد Allah, gizli bir hazine idi. Dolgunluktan gayb perdesini yırttı. Toprağı feleklerden daha parlak bir hale getirdi. Sofiye arasında meşhur bir hadis-i kudside: Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim ve bilineyim diye halk yarattım buyrulmuştur. Evet, hüviyet mertebesinde, yani Allah vardı, onunla beraber hiçbir şey yoktu halinde hatta

15 esma ve sıfat-ı ilahîyenin Zat-ı Bari de mestur bulunduğu ezel-i âzalde, o esma ve sıfat cevahiri ile Zat-ı Hakk, gizli bir hazine idi. Her güzelin, görünmek ve bilinmek istediği gibi, Cenab-ı Hakk da, bilinmek istedi ve güzelliğini her şeyde göstermek ve görmek için kâinatı yarattı. Felekler ulvi ve münevver idi. Toprak ise, süfli ve bifer bulunuyordu. Allah ın kudret-i bediası, o bi-fer toprağın üstünde Zat-ı Ecell-ü Âla sına mazhar-ı kâmil olacak bir halife yarattı. Onun manevi envarıyla, Hakk ın parlaklığı eflakin nuruna tefevvuk etti. گنج مخفى بد ز پرى جوش كرد - خاك را سلطان اطلس پوش كرد Allah, gizli bir hazine idi. Hazine doluluğundan taştı da, toprağı atlas giyen bir padişah haline getirdi. Evvelki beyitte de söylenildiği gibi, Cenab-ı Hakk topraktan bir halife yarattı. O mahluk-u ekmel, cismaniyeti itibarıyla topraktan başka bir şey değildi. Fakat ruhaniyeti ve mazhariyeti cihetiyle, manen bir sultan idi. Nitekim: Arapça, Sure Kehf ayet 110 ayet-i celilesinde bu iki hale işaret vardır. Cenab-ı Hakk, Habib-i Edib ine emir veriyor: Ey Peygamber-i Ekber! İnsanlara de ki: Ben de sizi gibi bir beşerim, benim de maddiyetim topraktan başka bir şey değil. Lakin bana vahyolunur. İşte bu cihetten çok yüksek bir mazhariyetim vardır. Bu böyle olduğu gibi, esası toprak olan Ademzadelerden atlas giyen ve tahta oturtup dünyaya hükmeden sultanlar da yetişti. İşte o halifenin hükümet-i maneviyesi ve o sultanların devlet-i suriyesi kendiliklerinden ve kendilerinden değil, mazhariyetleri itibarıyla kendilerine zuhur eyleyen saltanat-ı ilahîyeden ibaretti. ور بديدى شاخى از دجله ى خدا - آن سبو را او فنا كردى فنا Eğer o bedevi ve onun gibi testisindeki suyu değerli bir şey zanneden gafiller, Allah ın kemal-i Dicle sinden bir kanal görmüş olsalardı, o testiyi imha ve ifna ederlerdi. Kemal-i ilahîden cüz i bir feyz rüyeti nimetine nail olsalardı, yalnız içindeki suyu değil, testiyi de, olanca varlığını da, vücud-i ilahîde mahvederler ve fena fillah derecesine ererlerdi. آن كه ديدندش هميشه بى خودند - بى خودانه بر سبو سنگى زدند Kemal-i ilahî Dicle sinin kanalını, cetvelini görmüş olanlar, daima kendilerinden geçmiş bir haldedirler. O bi-hudlukla ve riyazet ve mücahede ile varlık testisini kırmaya çalışırlar. اى ز غيرت بر سبو سنگى زده - و اين سبو ز اشكست كاملتر شده Ey gayretinden testiye taş vuran! Bilmiş ol ki, bu testi kırılınca daha sağlam olur. خم شكسته آب از او ناريخته - صد درستى زين شكست انگيخته Küp kırılmış ise de, içindeki su dökülmemiştir; o kırılıştan yüz sağlamlık peyda olmuştur. Varlık küpü kırılınca, yani salik kendi varlığının mevhum olduğunu zevken ve hakikaten anlayınca, içindeki iman ve irfan suyu dökülüp gitmez. Belki kendi

16 varlığının Vücud-u Hakk ın pertevinden ibaret olduğunu anlayacağı, o vücud-u hakkaninin fena bulmayacağını da yine zevken fehmedeceği için, vücut testisinin kırılmasından bir sağlamlık husule gelmiş olacaktır. Riyazet ve mücahede neticesinde, insanın heva-vü hevesi zayıf düşmekle beraber, uzviyetinin kuvvet bulduğu da mücerreptir. Medine etrafına hendek kazılırken bir kaya zuhur etmiş, hendekte çalışan bütün ashap onu kırmakta aciz kalmıştı. Aleyhisselat Efendimiz, külüngü mübarek elinde aldı ve üç darbede kayayı un ufak etti. Hâlbuki Medine de kıtlık vardı. Zat-i Akdes-i Nebevi de açtı. Keza Hazreti Mevlâna nın menakıbı okunsa görülür ki, Cenab-ı Pir, riyazete müdavimdi. Birkaç günde bir iftar ederdi. Öyle olduğu halde, saatlerce sema eder, cezbederane hareketlerde bulunurdu. Demek ki, varlık küpünün kırılmasından, maddeten de, zaaf değil, kuvvet hasıl oluyormuş. Bunu Ramazanlarda az çok hepimiz tecrübe etmişizdir. Şehr-i mübareğin gündüzlerinde aç bulunduğumuz halde, daha kuvvetli ve daha afiyetli olarak bayrama çıkmışızdır. جزو جزو خم به رقص است و به حال - عقل جزوى را نموده اين محال Küpün eczası ve eczasının eczası neşesinden hallenir ve oynar. Fakat şu hal, akl-ı cüziye hayal ve muhal görünür. Testi gibi küpten murat da, insanın varlığı, daha doğrusu varlık vehmidir. Onun eczası, aza; eczay-ı eczası da, zerrat-ı bedendir. Vücut küpü kırılıp fena fillah neşesi zuhur edince, insanın bütün zerratı, bedeni de kendine göre neşelenir, adeta şevkinden oynamaya başlar. Fakat o zevki tatmamış olanların aklı, bunu kabul etmez. Hatta vuku bulacağına ihtimal vermez. نى سبو پيدا در اين حالت نه آب - خوش ببين و اللBه اعلم بالصواب Bu halde ne testi peydadır, ne de su. Binaenaleyh, misali bırak da, hakikati iyice gör. Her şeyin doğrusuna Allah a lemdir. Cenab-ı Mevlâna, bundan sonra yeni bir bahis açıyor. Güya kendisine: Ya Mevlâna! Hakikati iyice gör, diyorsun ama bende öyle yüksek davaların fehmine ve zevkine kabiliyet yok. Ne yapayım, nasıl göreyim? demiş olan birine cevap olarak buyuruyor ki: چون در معنى زنى بازت كنند - پر فكرت زن كه شهبازت كنند Mana kapısını çalacak olursan, sana açarlar. Fikir kanadını sallar, yani uçmaya çabalarsan seni şahbaz ederler. İnsan birini görmek isteyince, evine gider, kapısını çalar, kapı açılır, buyrun denilir; o suretle mülakat müyesser olur. Yoksa kapısına gitmeden, çıngırağını çalmadan görememek, istidatsızlık değil tembelliktir. Keza bir kuş, mesela bir şahin, kanatlarını açar, fezada süzülür, o süratle avını yakalar. Demek ki, insanın dilediğini görmesi, gidip kapısını çalmaya; kuşun şikârını yakalaması, kanatlarını açıp uçmaya mütevakkıf. Sen de Allah kapısını bir kerre olsun çal, açılıp açılmayacağını tecrübe et de, sonra istidatsızlığını ileri sür. Hem ondan bahsedeceğine: Müsteid kıl yoğise lütfuna istidadım, Sana güçlük mü var ey şah-ı kerem mutadım. temennisinde bulun. İnsan, himmet ve fikret kanatlarıyla uçar ve yükselir denilmiştir. Sen o himmet ve fikret kanatlarını hiç atın mı? Yani Allah ta fani olmayı bir kerre olsun

17 düşündün mü? Ve himmetini ömründe o devlet-i uzmayı bulmaya sarfettin mi? Şüphesiz ki etmedin. Çünkü: پر فكرت شد گل آلود و گران - ز آن كه گل خوارى ترا گل شد چو نان Fikir kanatın çamura bulaşmış ve ağırlaşmış. Zira çamur yiyorsun. Çamur sana ekmek olmuş. نان گل است و گوشت كمتر خور از اين - تا نمانى همچو گل اندر زمين Ekmek ve et çamur gibidir. Onlardan az ye ki, çamur gibi yerde kalmayasın. Şark taraflarında bir nevi yağlı toprak varmış ki, bazı kimseler onun tiryakisi olurlar, baklava, börek gibi iştiha ile yerleşmiş. Onun müptelası olanlar, ekmekten, yemekten kesildiği, çamur da vücudu beslemediği ve daimi bir kabz verdiği için zaif düşerler, türlü hastalıklara tutulurlar, yerinden kımıldanamaz hale gelirlermiş. Cenab-ı Pir, fazla yemeyi de çamur yemeye benzetiyor ve Ekmek ile et, insanın gıdası iken onların da fazla yenilmesi, adeta çamur yemek ve çamur gibi zemine yapışıp kalmak demektir. Sendeki fikir kanadının kımıldamaması, böyle çok yemek çamuruyla bulaşmış olmasındandır. Binaenaleyh, yemekte itidali geçirme, mümkün olduğu kadar azaltmaya çalış diyor. Malum ya, yemek yaşamak içindir; yaşamak, yemek için değildir. Yaşamının yemek için olduğunu zanneden gafillerin, aç ve tok olmaları itibarıyla iki hali vardır. Hazreti Mevlâna, o iki hali şöyle anlatıyor: چون گرسنه مى شوى سگ مى شوى - تند و بد پيوند و بد رگ مى شوى Ey pisboğaz adam! Sen acıkınca köpek gibi sert ve yanına yaklaşılmaz bir soysuz oluyorsun. چون شدى تو سير مردارى شدى - بى خبر بى پا چو ديوارى شدى Karnın doyunca da, leş haline geliyor, duvar gibi elsiz, ayaksız ve kâinattan habersiz oluyorsun. Yemeğe oturunca tuzlu, ekşi ve tatlı olmak üzere, türlü türlü yemeği atıştırıyor, mideni gayet sıkı doldurulmuş duvar yastığı haline getiriyor, gert gert geğirdikçe yanardağ tepesi gibi gazlar salıveriyorsun. Nihayet yemek sarhoşu olup etrafındakileri, hatta kendini fark edemeyecek derecede sızıyorsun, horlamaya başlıyorsun. Şu halde hissiz, hareketsiz bir duvar yahut teaffün etmiş bir leş ile senin ne farkın kalır. پس دمى مردار و ديگر دم سگى - چون كنى در راه شيران خوش تگى Tokluk halinde lâşe, açlık halinde köpek olurken, arslanların güzelce koştukları bir yolda sen nasıl yürüyebilirsin? Malum ya, Kur an da bir Hel Eta suresi ve o sure içinde: Arapça, Sure İnsan ayet 8 Allah sevgisiyle fakire, yetime ve esire yemek yedirirler ayet-i celilesi vardır. Bu surenin nüzulüne sebep olan vakıa şudur: Hazreti Peygamberin sevgili kerimesi Cenab-ı Zehra Selamullahi Ala Ebiha ve Aleyha ile zevc-i mükerremi Aliy-ül Murteza Kerremallahü Veche Hazretleri oruçlu bulundukları bir günün akşamında

18 iftar etmek üzere bir parça arpa ekmeği tedarik etmişler. Sofraya oturacakları sırada, kapıya bir fakir gelmiş. Şey en lillah demiş, ekmeği o fakire vermişler, başka yiyecekleri olmadığı için su ile iftar etmişler. Ertesi akşamki ekmeklerini öksüz bir çocuğa, üçüncü akşamın nafakasını da bir esire vermişler; sonra da: Arapça, Sure İnsan ayet 12 Onların ettikleri sabrın mükâfatı, cennet nimetleriyle oradaki ipek libaslardır vaad-i ilahisine nail olmuşlardır. İşte Allah yolunda koşup giden arslanlar böyledir. Kudurmuş bir köpek ve kokmuş bir leş halindekiler, nasıl olur da bu arslanlarla adım atabilirler? Bunlarla yarışa çıkmak değil, hiç olmazsa yürüyebilmek için bu köpeklik ve lâşelik sıfatından kurtulmak lazımdır. آلت اشكار خود جز سگ مدان - كمترك انداز سگ را استخوان Kendi şikâr aletini, köpekten başka bilme de, köpeğin önüne at. ز آن كه سگ چون سير شد سركش شود - كى سوى صيد و شكار خوش دود Çünkü köpek, karnı doyunca azgınlık gösterir; avlara nasıl olur da hoşlukla seğirtir. Şikâr aletinden maksat: Nefistir. İnsan dünyayı da, ahireti de, nefsi vasıtasıyla avlar. Nefsin de emmare, levame, raziye, marziye, mutmaine gibi muhtelif dereceleri vardır. Boğazından başka bir şey düşünmeyen kimsenin nefsi ise, şüphe yok ki emmare derekesinden yükselmemiş, köpeklik gibi sıfatını tebdil edememiştir. Köpek çok beslenildiği takdirde azar, sahibine itaat etmemeye başlar. Karnı tokken isteye isteye ava gitmez olur. Nefs de buldukça bunar, doydukça iştihası açılır. Binaenaleyh, onu açlık kamçısıyla yola getirmek mümkün olur. آن عرب را بى نوايى مى كشيد - تا بدان درگاه و آن دولت رسيد Kıssası nakledilen o bedeviyi, ihtiyaç ve açlık çekmişti de halife kapısına götürmüş ve o devleti eriştirmişti. Cenab-ı Mevlâna nın peder-i âlisi Sultan-ül Ulema Kuddise sırruhu Hazretleri nin müritlerine Hiçbir şey yapamazsanız, bari oruç tutun tavsiyesinde bulunur, nefsin azgınlığına ancak açlıkla galebe edilebileceğini anlatırmış. Macerası hikâye edilen bedeviyi de, halife kapısına götüren, onu hilatlere ve ihsanlara nail eden de, adamcağızın aç ve muhtaç bir halde bulunması idi. در حكايت گفته ايم احسان شاه - در حق آن بى نواى بى پناه Yiyeceği ve sığınacağı olmayan o biçare hakkında, halifenin ihsanlarını hikâye arasında söylemiştik. هر چه گويد مرد عاشق بوى عشق - از دهانش مى جهد در كوى عشق Âşık olan her ne söylerse söylesin, aşk mahallesine gelince onun ağzından aşk rayihası fırlar. گر بگويد فقه فقر آيد همه - بوى فقر آيد از آن خوش دمدمه Âşık olan fıkıhtan bahsetse bile, onun hoş sesinden fakr-ü fena kokusu gelir.

19 ور بگويد كفر دارد بوى دين - ور به شك گويد شكش گردد يقين Âşık küfür söylese, sözünden din rayihası, şekke dair ifadesinden yakin manası duyulur. Ashab-ı kiramın kudema ve uzemasından Ammar bin Yasir Radiyallahü anh Hazretleri Müslüman olduğu için müşrikler yakalamışlar, tahammül edilmez işkencelerden sonra küfre dair bir söz söyletmişlerdi. Hazreti Ammar, yaralı bereli bir halde, huzur-u Peygamberîye geldi ve ağlaya ağlaya macerayı arz ederek söylediği sözden özür diledi. Zat-ı Risalet, o sahabe-i celili tesliyet buyurdu ve İman, senin ruhuna nüfuz etmiştir, sen kâfir olamazsın. Mecbur kalınca, sen yine istediklerini söyle müsaadesini gösterdi ve mühim bir hakikati ortaya koydu. Keza Şems-i Tebrizi, Cenab-ı Mevlâna ya Kuddise sırruhuma: Peygamber mi büyüktür, Bayezid-i Bestamî mi? diye sormuş; Hazreti Pir: Bu nasıl sual deyince, Cenab-ı Şems: Peygamber, ey bütün mükevvenatın hakiki ve yegâne mabudu olan Allah, biz sana hakkıyla ibadet edemedik, buyurduğu halde; Bayezid: Ben bana layık olmayan şeylerden münezzehim, benim şanım ne kadar büyüktür diyor demiş. Bunun üzerine de Hazreti Mevlâna: Aleyhisselat Efendimiz, ucu bucağı olmayan bir denizdi. Bayezid ise, ona nispetle bir damlacık halinde idi. Peygambere ne kadar tecelli vaki olsa tahammül gösterir ve temkinini muhafaza ederdi. Bayezid ise, her tecelliye tahammül gösteremedi, kendini kaybetti izahında bulunmuştu. Şems-i Tebrizî Hazretleri nin sualine bakılırsa şek ve tereddüt gibi şeyler hatıra gelir. Fakat hiç de öyle değildi. O sözlerde sarsılmaz bir iman ve noksansız bir ikan vardı. Onları Mevlâna yı tecrübe için söylemiş, Mevlâna da onlardaki yakin rayihasını pek güzel sezmişti. كف كژ كز بحر صدقى خاسته است - اصل صاف آن فرع را آراسته است Sıdk denizinden eğri bir köpük peyda olmuş, fakat saf olan aslı onu süslemiştir. Denizin sathına bakılacak olursa dümdüz görünür, hatta karaların yüksekliği o düz satıhtan itibar edilir. Dağların irtifasında mikyas-ı esas olan o düz satıhta, bazen dalgalar ve köpükler peyda olur ki, gerek enine, gerek boyuna doğru çarpıklığı ve eğriliği görülür. Böyle olmakla beraber ferin eğriliği, aslın doğruluğuna mani değildir. Bir arifin sıdk denizi olan kalbine nispetle köpük mesabesinde kalan ifadesinde sureta eğrilik görülmesi, aslın doğruluğuna tesir etmez. آن كفش را صافى و محقوق دان - همچو دشنام لب معشوق دان O köpüğü de safi, hakiki ve sevgili dudağının tekdiri farz et. Âşıklar sevgilinin hitabından itab olsa bile- hoşlanırlar. Hafız-ı Şirazi: Bana kötü söyledin, ben rıza gösterdim, kabul ettim. Allah seni affeylesin, şeker çiğnemiş gibi tatlı olan o dudaklara acı söz de yakışıyor! demiştir. Bir arifin lisanından sudur edip de, zahire aykırı görünen sözleri, tatlı bir dudaktan işitilecek acı sözlere benzetiyor. گر بگويد كژ نمايد راستى - اى كژى كه راست را آراستى Eğer arif eğri söylerse, onda doğruluk görünür. O eğrilik, doğruluğu süsleyen bir hoşluktur. Bayezid-i Bestamî nin huzurunda: Arapça Sure Buruc ayet 12

20 Ey Peygamberi Ekber! Rabbinin batşı, mücrimleri yakalaması ve cezalandırması pek şiddetlidir ayet-i kerimesi okunmuş. Hazreti Bayezid: Benim cezalandırışım, onun cezalandırışından daha şiddetlidir demiş. Zahirde şer a muhalif görünen bu söz üzerine, şeyhin yüzüne bakmışlar. Hazret, maksadını izah etmiş ve: Allah ın merhameti gazabından fazladır. Binaenaleyh, onun cezalandırmasında yine bir merhamet eseri vardır. Lakin ben birini cezalandıracak olursam, bende o ilahî merhamet bulunmadığı için cezalandırışım tabii Allah ın cezalandırışından şiddetli olur demiş. İşte sureta bir eğrilik Fakat doğruluğu süsleyen ve gizli bir hakikati izah eyleyen arifane bir eğrilik از شكر گر شكل نانى مى پزى - طعم قند آيد نه نان چون مى مزى Şekeri ekmek somunu şeklinde pişirecek olursan, onu emince sana şeker lezzeti gelir. Bir şeyin şekil ve sureti değişmekle, hakikati tagayyür etmez. Ekmek şeklinde bir şeker külçesi yapılacak olursa, ondan ekmek değil, şeker lezzeti duyulur. Keza alçıdan yapılmış elma, armut gibi meyve taklitleri, hiçbir vakit meyve olmaz, elma ve armut tadı vermez. Bunun gibi bir arifin iman ve ikan membası olan kalbinden cuş edip de lisanından dökülen sözler, asla şek ve küfür manasını ifade etmez. Onun şeriata aykırı gibi görünmesi, layıkıyla anlaşılmadığından ileri gelir. Dikkat edilir yahut erbabı tarafından şerh olunursa o sözün ayn-ı hakikat olduğu meydana çıkar. Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, yaşlı bir kadına latife olarak: Kocakarılar cennete giremeyecektir buyurmuş, kadın ağlamaya başlayınca: Cenab-ı Hakk onları gençleştirecek de cennete öyle koyacaktır diye hakikati anlatmıştır. ور بيابد مومنى زرين وثن - كى هلد آن را براى هر شمن Bir mümin, altından yapılmış bir put bulunca, onu putperestlere bırakır da çekilir mi? بلكه گيرد اندر آتش افكند - صورت عاريتش را بشكند Belki onu alır, ateşte eritir; iğreti olan putluk şeklini değiştirir. تا نماند بر ذهب شكل وثن - ز آن كه صورت مانع است و راه زن Onu eritmesi, üstündeki putluk nakışının kalmaması içindir. Çünkü suret, hakikati bulmaya mani ve halidir. Hazreti Mevlâna, bu beyitlerle bahsi tavzih ediyor. Bir arifin sureta şer a muhalif görünen sözünü, altından yapılmış bir puta, bir heykele benzetiyor. Bir mümin, böyle altın bir heykel bulunca: Bu puttur, şer an memnudur diyerek kaldırıp atmaz. Eritir, üstündeki putluk suretini giderir. Aslından, altından müstefit olur. Bunun gibi arif sözünün de put gibi olan suretini bırakıp altın misilli kıymetli bulunan hakikatine bakmalı ve ondan istifade etmek yolunu tutmalıdır diyor. ذات زرش ذات ربانيت است - نقش بت بر نقد زر عاريت است O putun altını Allah ın ihsanı olan bir nakittir. Üstündeki putluk sureti ise, nakit altına arızî ve ariyet bir şeydir.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Asr-ı Saadette İçtihat

Asr-ı Saadette İçtihat Mehmedkirkinci.com Asr-ı Saadette İçtihat Sual: Hazret-i Peygamber zamanında içtihat yapılmış mıdır? Her güzel şey, her hayır Nebi ler eliyle meydana geldiği gibi, küllî bir hayır olan içtihadı da ilk

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır. 6.MEKTUP MEVZUU : a) Cezbe ve sülûk husulünün beyanı. b) Celâl ve cemal sıfatları ile terbiye almak. c) Fenanın ve bekanın beyanı. d) Nakşibendî tarikatına mensub olmanın üstünlüğü. Belâ ve musibet için

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır. 16.MEKTUP MEVZUU : Uruc, (yükselme) nüzul (iniş) ve diğer hallerin beyanı.. NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır. Taleb babında en az duranlardan birinin arzuhalidir.

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir? Besmele Kitapcığı Besmelenin Anlamı Besmele, bütün varlıkların hal diliyle ve iradeli varlık olan insanın lisanıyla ve haliyle meşru olan her işine Allah ın ismiyle başlamasıdır. En önemli dua ve zikirlerdendir.

Detaylı

Şeyh den meded istemek caizmidir?

Şeyh den meded istemek caizmidir? Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Şeyh den meded istemek caizmidir? Şeyh Eşref Efendi Esselamaleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu Hazihis Salatu tazimen bi hakkike ya Seyyiduna

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok Question Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir? Answer: Kuran müfessirleri ayet ve rivayetlere

Detaylı

Onikinci cildin başı Beni mahkum eden şey dolayısıyla, hafif esen rüzgârın serinliğinden oyalanmak için uyumuştum.

Onikinci cildin başı Beni mahkum eden şey dolayısıyla, hafif esen rüzgârın serinliğinden oyalanmak için uyumuştum. Onikinci cildin başı 12460-Beni mahkum eden şey dolayısıyla, hafif esen rüzgârın serinliğinden oyalanmak için uyumuştum. 12461-Meşelikte bir dal üzerinde bir güvercinin güzel terennûmle ağlaması ile beni

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

6351-O tâlib dedi ki: Ey kamışa binmiş olan; Bir an için olsun atını bu tarafa sür.

6351-O tâlib dedi ki: Ey kamışa binmiş olan; Bir an için olsun atını bu tarafa sür. KAMIŞTAN ATA BİNMİŞ OLAN O BÜYÜK ADAMI SÖYLETMEK VE HÂLİNİ DAHA İYİ ANLAMAK İÇİN SÂAİL İN ONU LÂKIRDIYA TUTMASI دوم بار در سخن كشيدن سايل آن بزرگ را تا حال او معلوم تر گردد اى سواره بر نى اين سو ران فرس

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır.

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır. 45. MEKTUP MEVZUU : a) Şeyhinin vefatından sonra, Haniganın fukarasına (tekkenin dervişlerine) zahirî destek olması dolayısı ile teşekkür izharı.. b) Camiiyet-i İnsan (insanda her şeyin var olması) onun

Detaylı

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım. Bayramınız Mübarek Olsun Görülür sevgi seli, kokar bahçenin gülü, Bayram günü gelince öpülür büyüklerin eli. Sevgili arkadaşlar kurban bayramı yaklaştı hepimizi tatlı bir heyecan sardı. Şimdiden bayramlıklarımız

Detaylı

Birinci İtiraz: Cevap:

Birinci İtiraz: Cevap: Bazı din bilginleri tutulmalarla ilgili bazı itirazlarda bulunarak bu konuda şüpheler uyandırmaya çalışmışlardır. Ulemaların itirazlarından bazıları cevaplarıyla birlikte aşağıya sıralanmıştır. Birinci

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2011-1432 الصيام برؤ ة واحدة» اللغة الرت ية «بن صالح

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) Ben seni sevdiğim için eğer bahâ derler ise İki cihân mülkün verem dahı bahâsı yetmeye (Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) İki cihân

Detaylı

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir. Duası müstecap, günü bereketli, kalbi mutmain, huzurlu, umutlu, salih bir mü min olabilmek için helal yeme-içme ve helal yaşama ölçülerimizin bilinmesi gerekiyor. Her imtihanımızda ve hayatımızın her kesitinde

Detaylı

ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru

ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru TAKDİM Rahmân ve Rahîm olan Allah ın adıyla Sevgili anne ve babalar; Çocuklarım henüz daha küçük, ergenlik yaşına

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ TAKVAYA ERMENİN YOLU; ORUÇ (O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kur an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde) indirildi.

Detaylı

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI 1-Bedîüzzaman 2-Allâme-i Asır 3-Allâme-i Zîfünun 4-Nüsha-i Nâdire-i Zaman 5-Allâme-i Bedîüzzaman 6-Define-i Ulûm 7-Define-i Fünun 8-Bedîülbeyan 9-Lisan-ül Hak

Detaylı

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır. Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, aslında insanların yararlanmaları için yaratılmıştır. Onun için aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan

Detaylı

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._ Haftasonu müzakeresine davetlisiniz HERKESİN ENESİ AYNI MI _MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._ SUAL: *PEKİ MEYVELERİN ÇEKİRDEKLERİ BİRBİRİYLE AYNI MI?* MÜZAKEREDE FARKLI FARKLI

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

Bismillahirrahmanirrahim. Onaltıncı cildin başı

Bismillahirrahmanirrahim. Onaltıncı cildin başı Bismillahirrahmanirrahim Onaltıncı cildin başı (Beşinci ve Altıncı defter) Böylece insanın bizzat içinde bulunan iyiyi kötüden ayırma gücü ile şeytanın içimize düşürdüğü vesvese, yani günahı tatlı ve süslü

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Kur'an-ı Kerimde bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanlara hayat verme gibi

Detaylı

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) Manevi ve maddi rızkın artması, lütuf ve ikramlara mazhar olmak için elimizdeki imkanlara göre en güzel bir şekilde çalışmalı ve en güzel bir şekilde

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. İlmi olmayan kimsenin dünyada da ahirette de hiç kıymeti yoktur. Ahmed-i Bedevî İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. Abdülvehhab-ı Müttekî İnsanlar, ilmi büyüklerinden

Detaylı

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Hacı Bektaş-ı Veli Nefsin, azgın bir binek atından daha çok şiddetle gemlenmeye muhtaçtır. Hasan Basri Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa,

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA SADECE SIKINTIDA DEĞİL HER ZAMAN DUA (Resulüm!) De ki: Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar!) Siz ise, (Allah ve Resulü nün bildirdiklerini) yalanladınız, bu yüzden

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ استواء االله عرشه ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman el-berrâk Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 00-43 استواء االله عرشه» باللغة ال ية «عبد الر ن ال اك

Detaylı

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur. Alıntı; FarukBeşer İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN!

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN! HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN! Size bir hediye geliyor. Çok uzaktaki, en sevdiğin arkadaşın gönderiyor. İçerisinde neler mi var? Sevdiğin herşey. Arkadaşın önceden haber veriyor. Beklemeye başlıyorsun.

Detaylı

Adeta Rabbimiz Efendimizi taltif ve teskin etmek,şevk ve gayretini arttırmak amacıyla huzuruna almıştır.

Adeta Rabbimiz Efendimizi taltif ve teskin etmek,şevk ve gayretini arttırmak amacıyla huzuruna almıştır. Mİ RAÇ 622 yılından 1,5 yıl kadar önceki yıl Efendimizin hüzün yılıdır.maddi ve manevi en büyük destekçisi olan Hz.Hatice ve Ebu Talib-i kaybetmiştir.müşrikler fırsattan istifade baskı ve zulmü daha da

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız. Sual: Kur'an harflerini yazmanın maddi sırları var mıdır? Bazı rivayetlerde, Kur'an harfi ile yazılmış olan dua, ayet gibi kıymetli şeyleri yazmak, üzerinde taşımak veya okumaktan bahs ediliyor Bunları

Detaylı

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2010-1431 1 ما حكم الصيام وحكمته» باللغة ال ية «عبد

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SAMİ ÖZEY 05.04.2016 ALTININ DEĞERİNİ SARRAF, KELAMIN DEĞERİNİ ERBAP ANLAR!.. Bir zamanlar bende Süleyman idim.. Ateşe rüzgâra hükümran idim.. Sanmayın Sultan Süleyman idim.. Tersanede körükçü Süleyman

Detaylı

14.CİLDİN Başı Yıldızların şâhı olan Hüsâmeddin, Mesnevî-i Şerîf in beşinci cildine başlanılması istemektedir.

14.CİLDİN Başı Yıldızların şâhı olan Hüsâmeddin, Mesnevî-i Şerîf in beşinci cildine başlanılması istemektedir. 14.CİLDİN Başı طالب آغاز سفر پنجم است شه حسام الدين كه نور انجم است 16214-Yıldızların şâhı olan Hüsâmeddin, Mesnevî-i Şerîf in beşinci cildine başlanılması istemektedir. اوستادان صفا را اوستاد اى ضياء

Detaylı

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ Çalışınca Oluyor güçler bir noktada Buluşunca oluyor, Yapamam deme sakın Çalışınca oluyor. Çalışmak zor gelmesin Alışınca oluyor, Planlı,programlı Çalışınca oluyor. Çalışmakla İlgili

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar.

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar. SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar. Hadisinde geçen Abbasi melik kimdir?iki dişli yıldızdan maksat

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Kur an ın Özellikleri

Kur an ın Özellikleri Kur an ın Özellikleri Kur an Kur an, okumaktan gelir. Okumayı, bir numaralı değer olarak kabul eden kitaptır. İkra daki okumaktan hemen tabiata dikkat çekilir. Her insan doğumundan itibaren tabiatı okur.

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele 8 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e ÖNSÖZ Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol Mevlânâ Celâleddîn Sevgili Çocuklar, Şehrimizde büyük, güçlü ve kalıcı bir proje başlattık. Projemiz şehrimizden

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi Kuşun biri, her gün kilisenin çanına konar ve oraya pislermiş. Gel zaman git zaman derken her gün kuşun pisliğini temizlemekten bıkan papaz, bir gün aklına bir fikir gelir uygulamaya karar verir. Sabah

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Kısacası

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

Muhammed Salih el-muneccid

Muhammed Salih el-muneccid KABİRDEKİ HAYATIN TABİATI NASILDIR? [ Türkçe ] طبيعة الحياة في القبر [باللغة التركية [ Muhammed Salih el-muneccid محمد بن صالح المنجد Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم شاهين Tetkik eden

Detaylı